3 Ocak 2012 Salı

KADIN ODAKLI HABERCİLİK KONULU MAKALEM (ALTERNATİF DERSİ İÇİN)

ALTERNATİF MEDYA NEDİR?
            Çalışmanın asıl mevzusu olan kadın odaklı habercilik ve Pazartesi Dergisi’ne değinmeden önce alternatif medyanın ne olduğunu ve neden kadın odaklı haberciliğin bir alternatif olduğunu açıklamakta fayda var.
            Çağdaş Ceyhan (2009), bir çalışmasında alternatif medyayı şu şekilde tanımlamaktadır; küreselleşen medya ortamında temsil edilemeyen toplum kesimleri, kendi seslerini duyurabilmek için, anaakım örgütlenme yapıları ve içerikleriyle anaakım medyaya karşıt olarak oluşturdukları medyalardır.
            Bu bağlamda kadının medyadaki temsiline baktığımızda egemen, anaakım medyada şu başlıklara yer verildiğini görmekteyiz.
         “Evine zaman ayıramıyor, annelik görevini yapamıyor, çalışan kadın iyi eş değil” (Milliyet, 04.12.1988)
         “Ailenin direği el değiştirdi, çalışan kadın baş tacı” (Milliyet, 07.03.1992)
         “Kariyerin mi var derdin var?” (Radikal, 02.03.2004)
         “Dayak isteyen kadın da var?” (Cumhuriyet, 13.12.1992)
         “Türk kültürü erkeğin şiddetini kabul ediyor” (Cumhuriyet, 29.11.2001)
         “Mini etekli kızı yaktılar” (Hürriyet, 20.11.2003)
         “Tecavüz sanığı: Pişman değilim” (Sabah, 24.10.2005)
         “Meclisimiz yine erkek” (Milliyet, 05.11.2002)
         “Kadın istihdamı en düşük OECD ülkesi Türkiye” (Sabah, 25.10.2005)
         “Bunlar da ‘haksız ev kadınları’: Erkekle bir değiliz, dayak normal” (Radikal, 02.11.2006)
         “Camilerde töre hutbesi okunacak” (Radikal, 01.03.2004)
         “Devlet, töre kurbanı Fatma’yı sakladı” (Hürriyet, 25.12.2006)
         “Kadınlar günü şerefine biber gazı, cop, gözaltı” (Sabah, 07.03.2005)
Bu başlıklardan anaakım medyanın kadına nasıl yer verdiği açıkça ortadadır. Oysa kadınlar böyle yer almak istememekte ve bu egemen anlayışa bir alternatif oluşturacak yayınlar peşinde olmuşlardır. Kadınlara Mahsus Gazete olan Pazartesi Dergisi de buna bir örnek teşkil etmektedir.
KADIN ODAKLI HABERCİLİĞİN TARİHİNE GENEL BAKIŞ
Türk kadını yüzyıllarca dini taassubun ve cemiyetin etkisiyle “kadının evi yeridir”  görüşüne uygun olarak yaşamını sürdürmüştür. Bu geleneksel kadın imajı 19. yüzyılın sonlarında, Tanzimat ile birlikte yıkılmaya başlamıştır (Özen, 1994:13).
I. Meşrutiyet’in ilanından sonra ise kadınlar için süreli yayımların çıktığını görmekteyiz. Bunun ilk örneğini 1868’de yayım hayatına başlayan Terakk-i Muhadderat oluşturmaktadır. Dergi kadınlık bilinci, kadın kimliği ve kadın hakları gibi  feminist söylemleri tartışmak yerine muhafazakar ve geleneksel bir bakış açısından kadının eğitilmesini ve terbiye edilmesini amaçlamaktadır.

Kadınlara yönelik ilk süreli yayın olarak kabul edilen Terakk-i Muhadderat  1868 yılında Terakki  gazetesinin ilavesi olarak yayın hayatına başlamış ve haftada bir kez, Pazar günleri yayımlanmıştır.
Dergiye hem ismini veren hem de yayın politikasını belirleyen muhadderat kelimesi ise muhadder’ in çoğuludur. Bu kelime örtülü ve iffetli kadın anlamına gelmektedir.
Ali Reşat derginin hem editörü hem de tek yazarıdır. Derginin önemli bir kısmı okuyucu mektupları başka gazete ve dergilerden alıntı ve çevirilerden oluşmaktadır. Okuyucu mektupları dışında dergide kadının sesi duyulmamaktadır. Dolayısıyla dergi kadınların kendini nasıl gördüğü ve tanımladığı üzere değil, toplum tarafından onların nasıl görüldüğü üzerine inşa edilmiştir. Dergide cinsiyetler arası ilişkiyi belirleyen başlıca kriterler, cinsler arasındaki farklılıklar üzerine inşa edilmiştir. Bu bağlamda dergi, mutlak bir kadın erkek eşitliğinden kaçınmaktadır. Dergiye göre kadınlar, akıl konusunda erkeklerden noksandırlar. Mukaddime bölümünde de kadınların akıl konusundaki eksiklikleri vurgulanmakta ve bu nedenle kendilerine yöneticilik görevi verilmediği belirtilmektedir (Yaşar, 2011:100).
Terakki-i Muhadderat, geleneksel ve muhafazakâr bakış açısından dolayı kadını tamamen ev merkezli olarak tanımlamaktadır. Kadınlar, her şeyden önce bir eş olarak kabul edilmekte ve rolleri de bu bağlamda tanımlanmaktadır. Ayrıca kadınlar iyi bir eş olmanın yanında aynı zamanda iyi bir anne olmak zorundadırlar. Dergide çocuk bakımına yönelik teknik bilgilerden kız çocuğuna verilecek öğütlere kadar pek çok farklı konuda makaleye yer verilmiştir. Bu nedenle kendini kadınların eğitimine adamış bir dergi olarak nitelendirmek de  mümkündür. Entelektüel tartışmalardan ziyade dergi, kadının kendisine biçilen eş, anne ve ev hanımlığı rollerinde daha başarılı olması yönünde eğitici, uyarıcı ve hatırlatıcı bilgiler içermektedir.
Öte yandan kadınların politikaya dahil olması konusunda dergi olumsuz görüşünü açıkça beyan etmiştir.
Netice itibariyle kadınlarımız 1800’lerden bugünkü topluma dek mücadelelerini ve düşüncelerini basın yoluyla iletme çabası içerisine girmiştir.

ALTERNATİF KADIN MEDYASI: PAZARTESİ DERGİSİ

            Pazartesi Dergisi “popüler feminist yayın” amacıyla 1995 yılında yayın hayatına başlamıştır. Kadın Kültür ve İletişim Vakfı’nın yayın organı olan Pazartesi, 1980 sonrası Türkiye’deki kadın kurtuluş hareketi içerisinde yer almış bir grup kadının iki yıl süren tartışmaları sonucu çıkarılmıştır. 12 yıl boyunca feminist kadın haberciliği yapma iddiasını sürdürmüştür. İlk 106 sayısı boyunca aylık dergi olarak sürdüğü yayınını 2006 yılında iki aylık dosya halinde sürdürmeye başlamış ve güncel habercilik yapacağı alanı da web sitesi olarak belirlemiştir. Ancak 2007 yılının sonundan beri dergi web sayfasını güncellemediği gibi basılı olarak varlığını sürdürmemektedir (Bora, 2009:4).
1997 yılına kadar sağlanan para yardımı 1997 yılında FSA’nın Heinrich Böll Vakfı’na dâhil edilmesiyle Heinrich Böll Vakfı tarafından devam ettirilmiştir. Vakfın desteği 2000 yılının sonunda önce yarıya azaltılmış ardındansa Eylül 2001’de tamamen kesilmiştir. Bunun üzerine, Amerika’da bulunan Global Fund for Women isimli feminist bir kuruluştan kaynak aktarımı yoluna gidilmiştir. Ancak kaynak yetersizliğinden ötürü Nisan 2002’den Kasım 2003’e kadar dergi yayın hayatına ara vermiş; Kasım 2003’ten 2006 yılına kadar aylık dergi olarak çıkabilmiş, 2006’dan itibaren iki aylık dosyalar olarak çıkmıştır.          
            Dergiyi çıkarmak üzere bir araya gelen feministler, İstanbul’daki çeşitli feminist grup ve çevrelerde daha önce kampanyalar yürütmüş, değişik mesleklerden gelen, feminizme de zaman zaman farklı açılardan bakan kadınlardır.  Onları bir araya getiren şey ise feminizmin 90’lardaki dağınıklığını toparlamak ve durgunluğu yenmektir. Derginin fikir aşamasından itibaren ve yayın sürecinde kilit rol oynayan isimler olarak Ayşe Düzkan, Gülnür Acar Savran, Filiz Koçali, Nesrin Tura sayılabilir. 
Dergi çekirdek kadrosundaki kadınların bir dönem Özgürlük ve Dayanışma Partisi ile organik ilişkileri olmuş olsa da dergi her zaman bağımsızlığını korumuş herhangi bir örgütün yayınına hiçbir dönem dönüşmemiştir.
Derginin isminin Pazartesi olmasının nedeni 1993’te başlayan dergi toplantılarının iki yıl düzenli olarak Pazartesi günü yapılmış olması olarak ifade edilirken “Kadınlara Mahsus Gazete” ibaresi ise İstanbul'da yaklaşık 1 Eylül 1895- 25 Haziran 1908 tarihleri arasında “Hanımlara Mahsus Gazete” adıyla yayımlanan bir kadın gazetesinden esinlenerek konuluyor.
           Dergi yayına başlamadan önceki düşünsel hazırlık aşamasında yabancı ülkelerdeki uzun soluklu feminist yayınlardan etkilenmiş, ancak bu etkilenme bir altyapı çalışmasına dönüştürülerek dergiye aktarılmamış
Yayının dili ilk döneminde çok çeşitli olmuştur. İsyankâr bir politik dilin yanında şikayetçi, ağlamaklı bir dil kullanılabildiği gibi sivri, iğneleyici, dalga geçen, kavgacı bir dil de kullanılmıştır. Özellikle kadına yönelik şiddet konusunda, sorunun can yakıcılığından kaynaklı adeta bir feryat gibi haberler manşetlere çıkarılmıştır. İlk yıllarında, devamında azalarak, gündelik ve herkesin anlayabileceği, zaman zaman argoya da kaçabilen bir dil kullanılıyor. İlk yıllarda yer verilen okuyucu yorumlarına bakıldığında genel olarak sıcak, samimi bulunuyor. Derginin 2000 ve 2003’den sonraki dönemlerinde dilde bu kadar bir çeşitlilik görülmemiştir.

Dile örnek olması açısından birkaç manşet örneği vermek gerekirse;
       Biz erkekleri götürmek istiyor muyuz? (1995, Sayı: 7),
       Evlilikte can güvenliği yok! Evlilik yasaklansın! (1995, Sayı:8),
       Öldürülüyoruz! Kadın Kıyımı Politik Cinayettir, Yasaklanan Örtü mü Kadınlar mı? (1997, Sayı: 22),
        Erkek şiddetine karşı savaş, savaşa karşı barış (1998, sayı:45),
       Medeni Kanun artık değişsin: ailede reis istemiyoruz! (1999, Sayı: 56),
       14 yaşındaki Rabia’nın çok gezdiği için burnunu kestiler: Burnunuzdan getireceğiz! (2005, Sayı: 102),
         Baş düşman hala ayakta ama Medeni Kanun Değişti (2001, sayı: 80),
        Şey’imize ne diyoruz? (1996. Sayı: 16),

Derginin içerisinde haber yapılan ve tartışılan konular şöyle sıralanabilir: annelik, seks, çalışan kadın, bedenin görünümü, kadın sağlığı, çocuk pornografisi, ev içi emek, ev eksenli emek, fanteziler, IMF, küreselleşme, seks işçiliği, mizah, yeni çıkan kadın kitapları, kadın sanatçılar, gözaltında tecavüz, kadına yönelik fiziksel psikolojik kültürel şiddet, boşanma, meslekler, gerilla kadınlar, aşk, anne olmak, kadın filmleri, zina, açlık grevleri, insan ticareti, müzik, çocuk sahibi olma, başörtüsü, doğum kontrolü, işkence, Nato zirvesi vb…
Pazartesi yayında olduğu sürece özel alan politikası üretmeye özen göstermiş, ancak kamusal alanda yaşanan gelişmelere de sessiz kalmamıştır. Türkiye’nin gündemi derginin yayın hayatı döneminde siyasal İslam, Kürt sorunu, yükselen milliyetçilik dalgaları, laiklik tartışmaları, değişen temel yasalar ile çok yoğundur. Dünyada da küreselleşme tartışmaları, savaşlar ve yoksulluk gündeminde olmuştur. Pazartesi’deki kadınlar hem Türkiye’yi hem dünyayı yakından takip etmiş, gündemindeki konular hakkında feminist söz üretmeye çabalamıştır.
Gündemi takip eden, bu gündemi feminist bakış açısıyla analiz edip yorumlayan, örtük bir şekilde popüler kültür içinde yeniden üretilen erkek egemenliğinin farkına varılmasını sağlamaya çalışan bir Pazartesi, hedefi çok önemliydi. Pazartesi, popüler kültürün sadece tüketilebilir değil, eleştirilebilir bir şey olduğunu gösterdi ve bunun örneklerini gerçekleştirmiştir (Alankuş: 2007:211)
Pazartesi kadın haberciliği yaparken geleneksel rollerin sorgulanabileceğine örnek olmaya çalıştı. Kadınların ev işini ve çocuk bakımını erkeklerden “doğal” olarak daha iyi yapabileceğinin erkeklerin daha iyi doktor ya da mühendis olmalarının birer “mit” olduğunu tüm haberlerinde işlemiştir. Geleneksel olanın, “doğal” ve “normal” kabul edilenin reddi Pazartesi’nin en önemli politik duruşunu oluşturdu.  
Bir diğer önemli vurgu ise kadın meselesinin herkesin meselesi olmadığı her meselenin kadınların meselesi olduğu üzerinden bir habercilik yapmasıdır. Böylelikle kadınların yaşanan her şeye her politik gelişmeye dair söyleyecek sözlerinin olduğunu gösterdi. Avrupa Birliği’nden tüp bebeğe, F tipi cezaevlerinden sağlık sorunlarına dek bütün konularda kadınların görüşü sorulmuş ve erkek egemen medya sorgulanmıştır.
O zamana dek birçok kadın dergisi kadınlara selülitlerinden nasıl kurtulacaklarının, göğüslerini nasıl büyük ya da küçük gösterebileceklerinin, erkekleri nasıl baştan çıkarabileceklerinin yolları gösterilirken; Pazartesi kadınlara neden göğüsleriyle bu kadar sorunlu olduklarını, neden kalçalarını kapatmak zorunda olduklarını sorgulatmayı amaçlamıştır. 
Derginin diğer özelliklerini de şu şekilde sıralayabiliriz;
        Kadınların yapmadığı, yapamayacağı söylenen birçok konuda örnekler buldu.
        Erkek mesleği olarak bilinen birçok meslekte başarılı olmuş kadınlara yer verdi.
        Alanında başarılı olmuş kadınları tanıtarak kadınlara moral verdi ve motivasyon sağladı.
        Toplumun bütün ötekileri (Eşcinsel, Ermeni, sakat, kadın…) bu dergide ötekileştirilmeden problemleri, sıkıntıları, başarıları yer aldı.
      Mizah gibi kadınların sürekli aşağılandığı, erkeklerin tekelinde olan bir alana da el atarak kadınların kimseyi aşağılamadan mizah yapabileceğini komik olabileceğini gösterdi.  
       Kadınlar için en yasak alanlardan biri olan cinsellik konusunda çekinmeden yazdı. Kadınların haz alma haklarını, kadınların cinsel problemlerini, cinsellikleriyle ilgili taleplerini, eşcinsel kadınları işledi. 
   
    Kadın odaklı haberciliğe Pazartesi’nden bir örnek;
   Pazartesi dergisi yayın hayatına Güneş K.’nın Alp Buğdaycı ve Metin Kaçan tarafından tecavüze uğradığı haberini kapağa taşıyarak ve Güneş K.’nın konuştuğu tek dergi olma unvanıyla başladı (Nisan 1995). Bu haber kadın haberciliği açısından önemli bir örnek olmuştur. Çünkü bu yayını ile dergi, Güneş K’nın fotoğrafını yayımlamayarak kadına yönelik şiddeti haberlerinde kadınların değil suçu işleyenlerin teşhir edilmesi gerekliliğini pratikte hayata geçirmiş oldu.

Pazartesi’nin haber yapma tarzında kadınlar asla ve asla mağdur olma kimlikleriyle yer almadılar. Dergi kadınların her konuda (annelik, aşk, şiddet, taciz, tecavüz, cinsellik) hem yalnız olmadıklarını gördükleri hem de moral bulacakları başka kadın modelleriyle tanıştıkları bir mecra oldu. Aynı zamanda o ayın politik meselelerinden, sinema, müzik, tiyatro, edebiyat haberlerinden haberdar oldukları bir ajanda olma özelliğini hiç bozmadı. 
        Kadınlar için en yasak alanlardan biri olan cinsellik alanına çekinmeden giren Pazartesi, “Ayıp Köşe” isimli köşede okurlardan gelen fantezileri yayımladığı için ilk kez toplatma cezası almıştır.
          Kadın haberciliği açısından haberin takibini yapmak, kadınların haber içinde nesneleşmesini engellemek, kadınların teşhir edilmemesine dikkat etmek, haber içerisinde ayrımcılık ve şiddete yer vermemek gibi ilkeler geliştirerek, haberin dilinin erkek olmasına karşı da yeni bir dil geliştirme konusunda emek harcamışlardır.
Pazartesi’nin yayın hayatı boyunca kadınlara yönelik somut taleplerine de yer vermek gerekirse;
        Sağlık-eğitim gibi hizmetlerin özelleşmesinin durdurulması
     Güneydoğu’daki savaş mağduru kadınlara yönelik bağımsız kadın örgütlerinin çalışmaları finanse edilmesi
       Kadınların giyimleri ile ilgili devlet belirlemesi yahut aile baskısının önlenmesi
       Devletin çocuklar için parasız bakım sağlayan, 24 saat hizmet veren kreşler ve yuvalar kurması
       Doğum izinlerinin arttırılması
     Her şehirde kadınlara hukuki, psikolojik, tıbbi danışmanlık hizmeti verecek, belediyenin finanse edeceği kadın danışma evleri 
       Gecenin her saatinde ışıklandırılmış caddeler ve sokaklar
       Uluslar arası anlaşmaların uygulanması
       Kadınları koruyan yasaların uygulanmasında kolluk kuvvetlerinin eğitilmesi
         Kadınların siyasette temsilini sağlamak için bütün siyasal partilerde en az %30 kadın kotası zorunluluğu
Son olarak; Pazartesi; kadınların birbirlerinden öğrendikleri, birlikte ürettikleri bir kolektif çalışmanın kayda değer bir örneği olmuştur…









      KAYNAKLAR
      Alankuş, Sevda (2007), Kadın Odaklı Habercilik, IPS İletişim Vakfı Yayınları, İstanbul.
Özen, Hatice (1994), Tarihsel Süreç İçinde Türk Kadın Gazete ve Dergileri, H. Özen Yayınları, İstanbul.


Bora, Tanıl (2009), Kadınlara Mahsus Gazete Pazartesi Dergisi: Türkiye Siyasal Yaşamındaki Yeri, Kadın Kurtuluş Hareketindeki Önemi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı.


Ceyhan, Çağdaş (12.10.2011), Medyada Alternatif Bir Hal: ‘AHALİ’ ve Karşıt Kamusallık, http://www.kurgu.anadolu.edu.tr/dosyalar/9.pdf.
Yaşar, Fatma (19.10.2011), Osmanlı Kadınının Eğitimine Yönelik İlk Süreli Yayın: Terakki Muhadderat, http://www.dem.org.tr/dem_dergi/3/dem3mak15.pdf.
Pazartesi Dergisi (12.10.2011), http://www.pazartesidergisi.com.



           


19 Ekim 2011 Çarşamba

KONTROL VE YAYIN ODALARI

         Kontrol odaları, (diğer adıyla reji’ler) stüdyoda çekilen programların yönetildiği,
ayarlandığı, düzenlendiği ve kaydedildiği mekânlardır. Bu tanımıbiraz açarsak kontrol
odalarının temel işlevlerini şöyle sıralayabiliriz:
1. Stüdyoda çalışan personele gerekli talimatlar kontrol odalarından verilir.
2. Stüdyoda bulunan cihazların çoğu, kontrol odalarından yönetilir veya ayarlanır.
3. Stüdyoda çekilen görüntülerden hangilerinin kullanılacağına kontrol odalarında
karar verilir.
4. Stüdyo dışıkaynaklardan gelen görsel ve işitsel öğeler (VTR çekimleri, program
jenerikleri, müzikler, KJ metinleri, grafik ve animasyonlar vb.) kontrol
odalarında programa eklenir.

5. Stüdyo programlarıkontrol odalarında uygun ortamlara kaydedilir veya yayına
gönderililir.
         Görüldüğü gibi kontrol odalarıolmaksızın bir program çekimini gerçekleştirmek
mümkün değildir.

         Yapım Kontrol Odası (Resim Rejisi)

         “Resim rejisi” veya “video kontrol odası” adıyla da bilinir. Burada yönetmen,
yönetmen yardımcıları, resim seçici, KJ operatörü, teknik yönetmen ve prompter operatörü
çalışır. Programın yönetmeni, dâhili haberleşme aracıolan “intercom” aracılığıyla stüdyoda
çalışan kameramanlar, sesçiler, Vtr, ışıkçılar ve program sunucularıyla haberleşir. Örneğin
yönetmen, bir kameramana kimi çekmesi gerektiğini veya sunucuya programın bitişine ne
kadar süre kaldığını intercom vasıtasıyla bildirir. Yönetmen hem kendi bulunduğu resim
rejisindeki hem de diğer rejilerdeki personeli de yönetir.

           Yapım kontrol odasındaki resim seçici, stüdyolardan ve VTR cihazlarından gelen
görüntüleri yönetmenin talimatına uyarak önündeki görüntü mikserinde seçer ve yayına
gönderir. Stüdyodaki ve yapım kontrol odasındaki tüm görüntü kaynaklarıresim seçicinin
önündeki resim seçme masasına bağlıdır ve bu masadan geçmeyen hiçbir görüntü yayına
gidemez. Stüdyolardaki büyük ekran televizyonların görüntü beslemesi de resim seçme
masasından yapılır.
            KJ operatörünün önünde bir klavye ve KJ monitörü vardır. Programın adı, sunucunun
ve konukların bilgileri, yayına telefonla bağlananların isimleri gibi metinleri KJ operatörü
önündeki klavyeyle yazar. Bu ve benzeri bilgileri programın kimliğine uygun, önceden
hazırlanmışgrafiklerle birleştirerek yayına gönderir.
           Teknik yönetmenin önünde ise görüntülerin elektronik seviyelerini izleyebileceği özel
bir monitör vardır. Buradan görüntülerin sayısal değerlerini takip ederek gerekli düzeltmeleri
ve düzenlemeleri yapar.
           Eğer çekilen programda, sunucunun prompter cihazından metin okumasıgerekiyorsa
bu metinleri düzenlemek için yapım kontrol odasında bir de prompter operatörü bulunur.
Yapım kontrol odasında her personelin önündeki özel cihazlar dışında bir duvar
boyunca birçok monitör yerleştirilmiştir. Şimdi de bu monitörlerin ne işe yaradıklarına göz
atalım.

           Ses Kontrol Odası (Ses Rejisi)


           Bu odada stüdyodaki mikrofonların ve diğer ses kaynaklarının bağlıolduğu çok işlevli
bir ses mikseri vardır. Ses operatörü yayında olan görüntüye uygun sesi, ses reji masasında
seçip düzenleyerek yayına aktarır. Örneğin: program sunucusu ve konuğunun sohbet ettiği
sırada orkestranın önünde duran mikrofonların sesini tamamen kapatarak gereksiz seslerin
yayına gitmesini engeller. Ses operatörü seslerin izleyiciye pürüzsüz, net ve doğru
ulaşmasından sorumludur. Çok konuklu programlarda veya orkestra ile koronun bulunduğu,
müzik icrasıyapılan programlarda ses operatörü daha özenli çalışmalıdır. Canlıperformans
veya enstrümanlımüzik kayıtlarınıtonmaister niteliği olan bir ses operatörünün yapması
tercih edilir.


             Ses reji masasının üç işlevi vardır: giriş, çıkışve dinleme. Mikrofonlardan veya
okuyucu cihazlardan gelen sesler, ses reji masasında güçlendirilir, birleştirilir, dengelenir ve
çıkışa gönderilir. Dinleme işlevi ise mikserin ekipten gerekli kişilerin kulaklığına veya bir
hoparlöre istenen sesleri göndermesidir.
             Ses kontrol odalarında sese değişik nitelikler katmak için ekolayzır’lar (equalizer), ses
geciktirici ve gürültü önleyici cihazlar da kullanılabilir.
             Ses kontrol odasında yayına giden görüntüleri izlemek için monitörler bulunması, ses
operatörünün daha verimli çalışmasınısağlar. Bu oda, yapım kontrol odasından camlıbir
bölmeyle ayrılmışşekilde de olabilir. Böylece ses operatörü resim rejisinin monitörlerinden
yayını takip edebilir.


              Işık Kontrol Odası (Işık Rejisi)
              Televizyon stüdyolarında bulunan ışıkların kontrolü 3 farklıyolla yapılır. Stüdyo
ışıklarıilk olarak bazıkuruluşlarda “Bati” adıverilen kumanda masasından yönetilir.
Stüdyoların tepesinde, “kedi yolu” adıverilen, metalden inşa edilmiş, patika genişliğinde
yollar vardır. Kedi yolunun kenarlarına stüdyo ışıklarının üzerine sabitlendiği teleskoplar
asılıdır. İşte bati, bu teleskopların aşağı-yukarıhareket ettirilmesini sağlayan kumanda
panelidir. Bati üzerinde her bir kedi yolu ve bu kedi yolunda bulunan teleskop sayısıkadar
düğme vardır. 7. kedi yolundaki 5 no’lu teleskobu biraz aşağıindirmek istediğimizde Bati
üzerinde 7. sütundaki 5. no’lu düğmeyi seçmemiz ve kumanda kolunu aşağıdoğru
indirmemiz yeterlidir. Sadece teleskopların yüksekliğini ayarlamaya yarayan bati’ler stüdyo
içinde durur ve buradan kullanılır.


               Stüdyonun tepesine kedi yolu inşa edilmediyse, ışıkların tavana takılmasıiçin forklift veya vinç benzeri yükseltici araçlar kullanılır. Stüdyo ışıklarının ikinci kontrol yöntemi yine stüdyo içindendir. Işıkçılar, ışık sopası adı verilen bir çubukla ışıkları yerden kumanda edebilirler. Stüdyo ışıklarının üzerinde çeşitli
düğmeler bulunur. Işık sopasıyla ışığın açma kapama düğmesine basmak, ışığısağa sola çevirmek, ışık şiddetini arttırmak, ışığın zoom in veya zoom out yapmasını sağlamak, ışığın
önündeki kapakları(kepenk) açıp kapatmak mümkündür.
                 Işık kontrol odasında bulunan ışık teknisyeni ise önündeki ışık masasında stüdyo ışıklarının seviyelerini ayarlar. Işıkları açıp kapatabilir. Işık teknisyeni kamera monitörlerinden stüdyodaki aydınlatmanın iyi olup olmadığını takip eder. Yayın sırasında gerekirse intercom veya telsizler aracılığıyla stüdyoda bulunan ışıkçılara talimatlar verebilir.

               Kamera Kontrol Odası
               Kamera kontrol odasıkamera kontrolcünün kameralar ile ilgili faaliyetleri yürüttüğü
odadır.
               Stüdyolarda, stüdyo içinde çekim yapmak için üretilmişkameralar kullanılır. Bu
kameralar büyük ve hantal yapıda olduklarıiçin dışmekânlara taşınamaz. Stüdyo
kameralarının çalışma sistemi diğer kameralardan farklıdır. Temel Kamera dersinde
detaylarıyla göreceğimiz gibi stüdyo kamerasıkullanan kameramanlar, stüdyo kamerasıyla
sağa-sola, yukarıya-aşağıya hareketler, yakınlaşma ve uzaklaşma hareketleri ile netlik ayarı
yaparak yönetmenin istediği görüntüyü çekerler. Stüdyo kameralarının diğer tüm
ayarlamalarıbağlıolduklarıkamera kontrol odasında yapılır.
                Kamera kontrolcü her bir kamerayıtıpkıyapım kontrol odasında olduğu gibi
monitörlerden izler. Program çekimi başlamadan önce bulunduğu odadan kameraların
diyafram, filtre, resmin A ve B seviyesi, renk bilgileri, siyah ve beyaz ayarıgibi teknik
ayarlarınıyapar. Bu tip ayarların kameramanlar tarafından kamera üzerinde yapılmamasının
sebebi, tüm kameralarıortak bir görüntü kalitesinde çekim yapar hale getirmektir. Kamera
kontrolü iyi yapılmadığıtakdirde örneğin birinci kameranın çektiği görüntüde sunucunun
ceketi mavi iken ikinci kameranın görüntüsünde aynıceket yeşilin tonlarında görünebilir.
                Kamera kontrolcü tüm bu ayarlarıçekim başlamadan tamamlar ve kontrollerini yapar
ancak işi burada bitmez. Stüdyonun tümü aynıyoğunlukta ve aynıtürde ışıklarla
aydınlatılmadığından kameraların her hareketinde çekilen görüntünün kalitesinde değişiklik
olabilir. Ayrıca muhtemel hatalara karşıkamera kontrolcü yayın sırasında sürekli izlemede
kalmalıdır.
                Bir televizyon yayıncıkuruluşunda rejilerin yani kontrol odalarının 4 farklıbirimde
çalışmasıhalinde rahat ve verimli bir yapım gerçekleştirilebilir. Bütçesi düşük veya mekânı
dar TV kuruluşlarında bu dört kontrol odasında bazıdeğişikliklere gidilebilir. Örneğin ışık
kontrol odasıbulunmayan bir televizyonda, ışıkların tüm kontrolleri stüdyoda yapılıyor
olabilir. Dört kontrol odasıtek bir odada toplandığıtakdirde, program yönetmeni, yönetmen
yardımcıları, VTR operatörü, KJ operatörü, resim seçici, kamera kontrolcü, teknik
yönetmen, ışıkçıve sesçi aynımekânda çalışmış olacaktır.

                Ana Kumanda Odası
                4 kontrol odasını, “stüdyonun beyni” olarak tanımlayabiliriz. Ana kumanda odası ise tüm “televizyonun beyni”dir. Televizyonun yayınlarında kullanılacak iç ve dış kaynaklıtüm veriler ana kumanda odasında birleşir ve yayına verilir.
                Televizyonların dışgörüntü kaynakları, yayının yapıldığı bina dışında bir yerde çekilmiş görüntü, ses ve diğer verileri ana kumanda odasına iletir. TV kuruluşlarının dış görüntü kaynakları şunlardır: canlıyayın araçları, uydular, çok hızlıve kaliteli görüntü aktarabilen fiberoptik kablolar ile radyo dalgaları (radyolink).
                Televizyonun iç görüntü kaynakları, yapım kontrol odalarıve kurgu odalarıdır. Canlı yayın programlarda, stüdyolarda çekilmiş görüntüler yapım kontrol odasında seçildikten ve işlendikten sonra ana kumanda odasına iletilir. Program, yayına bu oda üzerinden gönderilir.
Program görüntülerinin üzerine kanalın logosunun eklenmesi, program aralarında reklamların, program tanıtımlarının yayınlanması işi de yine ana kumanda odasına aittir. Banttan yayınlanan programlarda ise kurgu odalarında kaydedilmiş yayın bantlarıana
kumanda odasına iletilir. Yayın saati geldiğinde program buradan yayına verilir.
               Ana kumanda odaları tüm bu iç ve dışkaynaklardan gelen görüntüleri yayına aktarır.
“Monitör odası” veya “uplink odası” gibi isimler verilmişteknik birimler de yayın
konusunda ana kumanda odasına yardımcıolur. Unutulmamalıdır ki ana kumanda odasından
geçmeyen hiçbir görüntü yayına gitmez. Ana kumanda odasında yayın yönetmeni, yayın
operatörü ve KJ operatörü çalışır. Yayın yönetmeni televizyon kanalının önceden belirlenmiş
programların doğru sırayla ve doğru zamanda yayınlanmasınıdenetler. Yayın operatörü ana
kumanda odasındaki teknik cihazlarıkullanarak yayınıgerçekleştirir, KJ operatörü ise
görüntülerin üzerine eklenecek yazıve grafikleri düzenler.

KAYNAK: MESLEKÎ EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ
PROJESİ İNTERNET SİTESİ (http://cygm.meb.gov.tr)

12 Ekim 2011 Çarşamba

REJİ İLE İLGİLİ BİRKAÇ TANIM...

1. Yönetim odası 
2. Sinema, tiyatro, radyo ve televizyon oyunlarında oyunu yönetme
3. Sinema, tiyatro, radyo ve televizyon oyunlarında oyunun yönetildiği yer
4. Düzlüğü yüksekten görebilen ve düzlükten camlı bölmeyle ayrılmış oda 
5. Televizyon kanalının kalbi
6. Televizyon kanallarında yönetmen, vtr operatörü, sesçi, ışıkçı, kj operatörü gibi teknik personelin çalıştığı yerdir.
7. Televizyon kanallarında stüdyo kameraları, ses sistemleri ve diğer cihazların kontrol edildiği yerdir. Ayrıca televizyonda yayınlanacak bant kaydı programlar, filmler, müzik klipleri, belgesel ve diğer programların yayına sunulduğu yerdir